PELAGSLAR KiMLERDi? Yunanistan’ın ilk sahipleri

Yunanlıların Etrüsklerle karıştırdıkları bu Pelasglar kimlerdi? Onların etnik asılları ne idi? İnsan ırklarından hangisine mensup idiler? Eski tarihçiler sayesinde, onlar hakkında elde ettiğimiz bilgileri özetleyelim:

a- Pelasgların dili Yunancadan farklı bir dildi.

b- Pelasglar Yunanistan’a kuzeyden gelmişlerdi.

c- Göçebe idiler.

d- Yerleşik oldukları dönemlerde de en sevdikleri şey inşaat yapmak, şehir kurmaktı (Argos, Larissa, pelarjik duvar)

Herodot’ta Pelasglar hakkında bulduğumuz bilgilerin en önemlisi şüphesiz şudur: Bir kadının esir olarak satıldığı yerden söz edilen bir cümlede, Herodot kendi zamanında Yunanistan (Grekya) olarak bilinen ülkenin daha önceki adının “PELASGÎA” olduğunu söyler.

Herodot’un bu cümlesi bize aşağıdaki neticeleri çıkarmağa hak vermektedir:

a- Pelasglar Yunanistan’ın ilk ahalisi ve ilk sahipleridirler.

b- Pelasglar yer yer bütün Yunanistan’ı işgal etmişlerdir.

c- Herodot’un Yunanistan’ın eski adının Pelasgia olduğunu söyleyiş tarzından, bu gerçeğin o dönemde herkesçe bilindiği anlaşılmaktadır.

Pelasgların etnik menşeini tayin edebilmek için yukarıdaki dört şarta uygun bir millet bulmak zorundayız. Bu dört şartı tekrar ele alalım:

1- Pelasgların dili Yunancadan farklı bir dil idi. Eskilerin verdiği bu bilgiye bugünkü lengüistler şu hususu ekliyorlar ki, o da pelasgcanın hint- avrupalı bir dil olmadığıdır. Çünkü hayli zamandan beri pelasgca bir metin bilginlerin eline geçmiş bulunmaktadır.

1885 yılında Atina’daki Fransız Okulu (Enstitüsü) nun gayretleriyle, Lemnos adasının Ka’mina adlı köyü civarında bir “stelâ” bulunmuş ve bunun üzerinde kabartma bir resimle birlikte, etrüskologların etrüskçeye çok benzediğini söyledikleri bir dilde yazıtlar görülmüştür.

Fazla olarak, bu yazıtların M.Ö. VII nci yüzyıla ait oldukları tesbit edilebilmiştir ki, o dönemde Lemnos adası Pelasgların elinde idi. Adanın Yunanlıların eline geçmesi M.Ö. 510 yılındadır. Lemnos’ta bulunan pclasgca yazıtlar hakkında Raymond Bloch adlı büyük etrüskolog şunları söyler: “. Kamina yazıdan gerek morfoloji, gerek leksikografı bakımından etrüskçeye çok yakın özellikler taşımaktadır. Burada gördüğümüz kelime sonlarındaki ekleri, kelimelerin yapılışındaki şekilleri ve hattâ belirli tabirleri aynen bizce bilinen etrüsk metinlerinde de bulmaktayız” Bir de şu var: Dilcilere göre etrüsk dili Avrupa dilleri gibi “bükümlü” (tasrifi) olmayıp, “bitişken” (iltisakî) bir dildir ve ses uyumu kanununa açık eğilim göstermektedir. Gelgeldim, gerek bitişkenlik, gerek ses uyumu Fin-uğur dillerinin özelliklerindendir.

Şu halde, Pelasgların kim olduklarını anlamak için söz konusu dilleri konuşan milletlerden birine bakmamız gerekecektir. Bu dilleri konuşan milletler arasında seçim imkânlarımız sınırlıdır. Tunguzlarla Samoyedleri bir tarafa bırakırsak, elimizde kalan milletler şunlardır: Macarlar, Finler, Moğollar ve Türkler. Bu milletler arasında hem lengüistik şartı, hem diğer şartları dolduran millet Türklerdir.

2- Pelasglar gibi Türkler de Akdenize Kuzeyden gelmiş, hem de bir defa değil, tarihte bir çok defalar, çeşitli adlar altında gelmiş bir millettir.

3- Türkler tarihte hep oradan oraya göçmüşler ve bugün bile, gerek Orta Asya’daki, gerek Anadolu’daki Türkler mevsim göçebeliğinde bulunmakta, yani yazın yaylaya çıkmaktadırlar.

4- Türklerin imarcı bir millet olduğunu hatırlamak için Bizansı çeşitli mimari eserleri ile ne kadar güzelleştirmiş olduklarını hatırlamak yeterlidir. Ya bütün Anadolu’yu ve hattâ bütün Orta Doğuyu dolduran Türk mimari eserleri!. Orta Doğunun Başkentlerini gezen turistler sözlerimin manasını çok iyi anlayacaklardır. Şu halde, tarihî ve lengüistik gerçekler kadar saf mantık da bizi şu neticeye götürüyor: Pelasglar Proto-Türk idiler ve başka şey olmuş olmaları mümkün değildir. Çünkü, Türkler veya Proto-Türkler Yunanistan’ı tarih-öncesi devirde Pelasg adı ile istilâ etmekle yetinmemişler, bunu daha sonraki devirlerde de, bir çok defalar yapmışlardır. Türklerin Yunanistan’ı Osmanlı adı altında işgal edip, 15 inci yüzyıl ile 19 uncu yüzyıl arasında 400 yıl boyunca idare etmiş olmalarını haydi saymayalım. Fakat daha önce, başka başka isimler taşımış bulunan ve bugünkü Türklerin ataları milletlerin, yani Hunların, Avarların, Kumanların, Peçeneklerin Yunanistan’ın kuzeyini işgal etmiş oldukları gerçeğini unutabilir miyiz? Fizikî coğrafya bakımından, yer yuvarlağının yapısı, yani dağlar, vadiler, geçitler son dört veya beş bin yıl içinde pek değişmediğinden ve Türklerin de mizacı ve onları Orta Asya’dan kaçıran iklimle ilgili sebepler hep aynı olduğundan, tarihin akışı içinde Türk kabileleri veya orduları, ikide birde Yunanistan’ın kuzeyine, dalga halinde gelip çarpmıştır. Aynı sebepler aynı neticeleri doğurmuş ve tarih tekrarlanmıştır.

Hazar Denizi civarında yaşayan veya oradan geçen Hunlar, Avarlar, Kumanlar, Peçenekler hep aynı yolu takip etmişler ve Yunanistan’ın kuzeyine, yani Trakya ve Mekedonya’ya gelip dayanmışlardır, o Mekedonya ki, eski Yunanlılar ona Pela(s) gonia, yani Pelasgların ülkesi derlerdi.

Kaynak: Pelasglar Kim İdiler? | Temmuz 1982, Cilt 46 – Sayı 183

Yorum bırakın