“Hint-Avrupa” dedikleri neredeyse her şey gerçekte Türk’tür

Pek çoğunu yine Batılı bilim insanlarının apaçık ortaya döktüğü belgeler hep aynı şeyi gösteriyor. Türklerin birçok ulusun asıl kökü olduğu, Türkçenin ana kök dil olduğu gerçeği. Fakat Batılı, bilerek bilmeyerek Türk’ü gördüğü her kavme başka bir ad takıyor, o kavmin konuştuğu Türkçeyi gizleyip ona “Hint-Avrupa” diyor.

Başka deyişle “Hint-Avrupa” dedikleri neredeyse her şey gerçekte Türk’tür. Yüzsüzce, edepsizce ırkçılık yapıyorlar, her zaman yaptıkları gibi. 

Arif Cengiz Erman’a göre “İndus Vadisi”ndeki ilk uygarlık MÖ 7000’lerde Orta Asya’dan Türk göçüyle başladı. Bu MÖ 2000’de ikinci büyük dalga Türk göçüyle pekişti. Hindistan’da mevcut Dravid diliyle Türkçe karıştı, iki koluyla Hindu dili ve Sanskritçe oluştu. Genetik bulgular bu tezi doğrulamaktadır (s. 26-27).

Erman’a göre Hindu dini ve Budizm özellikle ilk biçimleriyle Türk Tengrici inancından derin izler taşır. Kitapta bunlar ayrıntılı olarak ele alınıyor. Ayrıca Eski Hint tarihi ve eski Hint kavimleri, devletleri hakkında geniş bilgi veriliyor. Turani etki hepsinde baskındır.

Hint-Avrupa tezleri düşerse emperyalist Batı kültürü, uygar Avrupalı algısı o saat çöker. O yüzden akademisiyle, yayıncılığı, medyasıyla büyük paralar dökmüşler, yüz binlerce insan beslemişler, dökmeye, beslemeye devam ediyorlar. Bilim şeytanın elinde bir disiplindir, sosyal bilim şeytanların şeytanıdır. Ama şeytanın kendini tutamama, çok zaman gerçeği de söyleme zayıflığı vardır. Bu dediklerimiz yakın bir zamanda ana akım bilimce de onaylanacak, ama o zaman da başka hayati gerçekler gizlenecek.

Türkçeden Hintçe – Sanskritçe’ye geçen birkaç sözcük daha verelim ki, ruhumuz tatlansın: Arı, arıg: arya, arugya (aryan); bod: bhotik (body); bol: bahul (poly, multi); bala: bala; duman: duma; göl: cil (lake); katı: gada (hard); kar, kur: karma (create); sab, sav: sabd (say); terek: dru (tree); süçik, süci: zarkara (sugar)

Bu bitik, Aryan Kuramı’nın eleştirisinin bir parçasıdır. Aryan Kuramı’nın eleştirisine “Türklerin Gerçek Tarihi” ile başladım. Daha sonra bu eleştiri “Turan Tarihine Giriş”, “Hazar Kağanlığı” ve “Germenlerle Slavların Kökeni” ile sürdü. Daha da sürecek, çünkü ele alınması gereken bir kaç bölüm daha var. Aryan Kuramı ile onun ardılı olan Hint-Avrupa Dili Kuramı, hiç bir bilimsel yanı olmamasına karşın, zorla dayatılan ve hiç bir karşı eleştiriyi tanımayan tutarsız, saçma bir çarımdır (tezdir).

Avrupa’da çağan soyun (beyaz ırkın) üstünlüğü kavramını 1850’lerde Fransız Kont de Gobineau ortaya attı. Daha sonra onun yoltarı (müridi) Alman asıllı Britanyalı Houston Stewart Chamberlain, Aryan terimini “çağan soy” (beyaz ırk) anlamında kullanarak yaygınlaştırdı. Aryan Kuramı’nın savunucularına göre Kuzey Hindistan, Pakistan, Bengladeş, Nepal gibi günümüzün Kuzey Hint toplumları, Avrasya bozkırlarından gelen Aryanlar ile Hindistan’daki Dravidlerin karışımından oluştu. Yine bu kuramcılara göre, Orta Asya ile Karadeniz bozkırlarını kapsayan Avrasya bozkırları Aryanların anayurdudur ve Aryanların Türklerle hiç bir ilgileri yoktur. Türkler, her nasılsa Orta Asya’da birden bire ortaya çıkmış, ancak hiç olmaması gereken ve olalıysa (mümkünse) geçmişten silinmesi gereken bir toplumdur. Bu, bir çocuğun ana babasını tanlaması (inkâr etmesi) gibi bir durumdur. Bu sapık düşüncenin nedeni ise bilimsel değil, yöngeseldir (siyasîdir).

19. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan Aryan Soyu kuramı, 20. yüzyılın ortalarına kadar yaygınlığını korudu. Kurama göre, diğer soylardan sözde daha üstün olan bu çağan soyun üyeleri Hint-Avrupa dillerini konuşuyordu ve yararlı olan tüm ilerlemeleri gerçekleştirmişti. Aryancılığa inananlar, Germen toplumlarını en arı soy olarak görmeye başladılar. Sonunda Adolf Hitler ve Naziler bu düşünceyi benimseyince, II. Asun (Dünya) Savaşı sırasında Yahudi ve Roman (Çingene) soykırımları yapıldı.

Kaynaklar:

1) http://tinyurl.com/bdz74zda Kaan Arslanoğlu

2) Kuzey Hint Toplumlarının Kökeni

Yorum bırakın