Hem Fatih Sultan Mehmet hem de Mustafa Kemal ATATÜRK neden Truva (Turova)’nın öcünü aldık demişlerdir? Türkler, 29 Mayıs 1453’te İstanbul’u fethettiklerinde ve 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da zafer kazandıklarında Truva’yı ve Hektor’u unutmamışlardı…

Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminde padişahlık yapan Fatih Sultan Mehmet, 1462 yılında Midilli Adası’na düzenlediği bir sefer sırasında, sarayın tarih yazıcısı Kritovulos ile birlikte Truva bölgesini ziyaret etmiştir. Kritovulos, bu ziyaret esnasında Fatih Sultan Mehmet’in eski Truva şehrinin yıkıntılarını gezdikten ve Truva Savaşı’ndaki kahramanların hikayelerini dinledikten sonra: “Allah, aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, bu şehrin ve halkının intikamını alma hakkını bana nasip eylemiştir.” dediğini bildirmektedir.

Ayrıca bu konuda XVI. yüzyıl Fransız yazarı Montaigne “Denemeler” adlı eserinde Fatih Sultan Mehmet’in Papa II. Pius’a gönderdiği bir mektupta şunları yazdığını belirtmektedir: “İtalyanların bana düşman olmalarına şaşıyorum; biz de İtalyanlar gibi Troyalıların soyundanız. Yunanlılardan, Hektor’un öcünü almak benim kadar onlara da düşer; onlarsa bana karşı Yunanlıları tutuyorlar.”

Fatih Sultan Mehmet’ten sonra yeni Türk devletinin kurucusu olan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün de yıllar sonra, Büyük Taarruza katılan emekli bir albaya Türk Kurtuluş Savaşı’nın kesin sonucunun alındığı Büyük Taarruz’da: “Dumlupınar’da, Yunanlılardan Troyalıların öcünü aldık.” Dediği Sabahattin Eyüboğlu tarafından “Mavi ve Kara (Denemeler)” adlı eserinde belirtilmiştir.

TRUVA (TUROVA) GREK (YUNAN) KÜLTÜRÜ DEĞİLDİR
Truva’nın, zengin bir geçmişe ve ileri bir kültür seviyesine sahip olduğu, M.Ö. 17 nci-13 ncü yüzyıllar arası dönemin eskiden sanıldığı gibi grek (yunan) kültürünün Anadolu’daki bir uzantısı olmayıp yüksek bir Anadolu uygarlığı olduğu, yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda tespit edilen kültür katları ile de kanıtlanmıştır.
AVRUPALILARIN ATALARI TÜRK’TÜR
Ortaçağ döneminde yazılan destanlarda, Truva Savaşı’ndan sonra kaçıp kurtulanların daha sonraki kuşakların atalarını oluşturduğu; İtalyanlar, Fransızlar, Almanlar, İngilizler ve daha birçok milletle birlikte Türklerin de Truvalıların soyundan geldiği vurgulanmıştır. Nurihan Fattah da, 2004 yılında yayınlanan “Tanrıların ve Firavunların Dili”adlı eserinde Truvalıların Tatarların ataları olduklarını ileri sürmüştür. Türklerin Truvalıların soyundan geldikleri yalnız destanlarda değil Ortaçağ’da 7 nci yüzyıldan 17 nci yüzyıla kadar batılı tarihçilerin eserlerinde de görülmüştür.
Ortaçağ’ın tarihçilerinden olan Fredegar; Romalılarla birlikte Frankların, Makedonların ve Türklerin de aynı soydan geldikleri hakkında iddiaların olduğunu bildirmektedir. Fredegar’a göre, Truva’dan kaçanlar birkaç gruba ayrılmış, bir grup Makedonya’ya giderek Kral Philipposile oğlu Büyük İskender zamanlarına kadar çok güçlü bir askerî kuvvet oluşturmuştur. Diğer bir grup da kendilerine Francio adlı bir kral seçerek“Frank” ismini almış ve Avrupa’da Ren, Tuna ve deniz arasına yerleşmiştir. Ayrıca Makedonların da aynı soydan geldikleri kabul edilmiş ve bağımsız bir şekilde yaşadıkları belirtilmiştir. Fredegar, Türk halkının da Truvalıların soyundan geldiğini belirterek: ”Bunlar (Türkler), Frankların yaptıkları sayısız savaşlar sırasında Asya’da dolaşıp, nihayet Avrupa’ya girdiklerinde onlardan ayrılıp, okyanus ile Trakya arasında Tuna kıyılarına yerleşen koludur. Bunlar kendilerine Torquotus adlı birini kral seçmişlerdi. Türk halkı da adını ondanalmaktadır.”demek suretiyle Türklerin kökeninin Truvalılara dayandığını belirtmiştir.
7. Yüzyılda yazılmış Fredegar Günlüklerinde Truva’nın Türk kökenleri…
Fredegar Günlüklerinde Truvalıların kullandığı atlara “Teucrian” ismi verildiğini bu ismin de mitolojik ataları olan Teucer’den türediğini, Romalıların Truva’ya Teucria adını verdiğini ve bu ismin Turcia’ya dönüştüğünü, Yine Truvalıların İskit Türkleri ile olan akrabalığından bahsedilmektedir.
Fredegar ile aynı görüşte olan Venedik tarihçisi olan Andrea Dandolo da bu konuda şunları yazmıştır: “Türklerin vatanı Kafkas dağlarının arkasındadır, kökenleri Truvalıların Kralı Priamos’un oğlu Turkos’a dayanmaktadır. Turkos, kentin alınmasından sonra yandaşlarının büyük bir bölümüyle bu yörelere sığınmıştır.”

Franklarla Türklerin Truvalıların soyundan geldikleri konusundaki görüşler daha sonra da savunulmaya devam etmiştir. Nitekim 1108’de Guibert de Nogent, 1190-1264yılları arasında yaşamış olan Vincent de Beauvais,1208’de Rigord, Jean Lemaire des Belges gibi yazarlar, Macar ve Alman tarihçiler de yazdıkları eserlerde bu görüşü yinelemişlerdir.
Ortaçağ’daki bu tarih anlayışı, Fatih Sultan Mehmet’in 29 Mayıs 1453 tarihinde İstanbul’u fethi ve Türklerin Avrupa içlerine doğru ilerlemeleri ile birlikte tümüyle değişmiştir. Bundan sonra artık batılı tarihçiler, Türkleri bu mitolojik birliğin dışında tutarak Türkleri Asyalı, Avrupa’yı da kendi vatanları kabul etmişlerdir. Bu görüşü özellikle Papa II.Pius savunmuştur. Pius, Fredegar tarafından öne sürülen Türklerin Truvalılardan geldiklerine dair görüşe kesin olarak karşı çıkmış, Müslümanlara karşı Yunanlılara yardım edilmesinin Batı Hıristiyanlığının görevi olduğunu vurgulamıştır.
Buna rağmen 1453 tarihinden sonra yazılan eserlerde de yine Truvalılar ve Türkler üzerinde durulmuştur. Nitekim Türklerin Truvalı olma efsanelerini Demetrius Chalcondylas 1462’de yayınlanan “Türk Tarihi” adlı eserinde: “Vaktiyle Troya şehri Rumlar tarafından tahrip edilmiş olup İstanbul’un, bu Troyalılardan geldikleri söylenen yabancılar tarafından zaptı, birçoklarının ve bilhassa Latinlerin kanaatlerine göre, tedip ve intikam eseri olarak telakki (kabul) edilmiştir.” demektedir.
Sonuç olarak, Emeryalizmle mücadelede Anadolu Türk Ordularının ilk büyük Başkomutanı Truvalı Hektor’un torunları olduğunuzu unutmayın.
Çünkü Türkler, 29 Mayıs 1453’te İstanbul’u fethettiklerinde ve 30 Ağustos 1922’de Dumlupınar’da Zafer Kazandıklarında Truva’yı ve Hektor’u unutmamışlardı…

Kaynak: TROYA(TRUVA) TARİHİ, Nurcan ASLAN,Fatma İLHAN
Daha fazla bilgi için : https://anadoluarkeolojisi.blog/2024/01/13/turova-truva-ve-saka-turkleri/